30 Mart 2010 Salı

DİNDARLAR VE BERGSON İLİŞKİSİ




20.yy felsefe tarihi içerisinde önemli bir bilim eleştiricisi olan Henry BERGSON (1859-1941 ) felsefesi içerisinde kullandığı ‘’süre’’ ve’’ sezgi’’ kavramları ile ön plana çıkmıştır. Ancak Bergson’un
özellikle ‘’Ahlakın ve Dinin İki Kaynağı ‘’adlı kitabı oldukça ilginç iddialar içermektedir.

Bergson’a göre iki tür ahlak vardır. Bunlardan biri kapalı (içe dönük) diğeri açık(dışa dönük) ahlaktır. Bunlardan kapalı olanı insanların genel çıkarlarına bağlı kalınarak oluşturduğu sözleşme ,antlaşma gibi uzlaşımların sonucunda oluşan ahlaktır. Ancak bu ahlak anlayışı durağan olup farlı bir şey sunmamaktadır ve gittikçe çözülmeye mahkûmdur ve ahlaki ilerleme mümkün değildir, ayrıca baskıcıdır. Ancak ikinci tür olarak açık ahlak ise tarihte öyle insanlar gelmiştir ki diğer insanlardan daha özel bir yaratışlaşa sahiptirler. Bu insanlar manevi anlamda öyle bir esriklik öyle bir kendinden geçme yaşarlar ki ahlaki ilkeleri ruhlarının derinlerinde hissederler. İşte ahlaki olarak ilerleme bu insanlarla olur tıpkı bir vahiy gibi yaptıkları şeyleri hiçbir karşılık beklemeden uygularlar sadece ve kendi kültürlerinden daha ileri bir ahlaka sahip olan bu seçilmiş insanlar çok kişilerce benimsenirler.(Bunlara örnek dinlerin peygamberleri, Sokrates, Gandi gibi düşünür ve gurular da verilebilir.)

Bergson din konusunda da bu iki ahlak gibi statik ve dinamik iki dinden bahseder. Bunlardan statik din kapalı ahlak yasasından kaynaklı rasyonel olarak anlaşılabilen dinlerdir. Dinamik dinler
ise üstün kişilerin kaynaklık ettiği ilerlemeci dinlerdir.
Bergson’un bu görüşleri Türkiye de olmak üzere birçok dindar kesimi etkisi altına almıştır. Ancak Bergson’a sadece böyle bakmamalı çünkü o koyu bir evrimci ve her şeyden önce ise bilim felsefecisidir. Onu bu yönlerinden soyutlamak anlamamakla eş değerdedir.


Asım BARAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder