27 Mart 2010 Cumartesi

EN GÜZEL İHANET(KAFKA'NIN HAYATI)

Franz Kafka 3 Temmuz 1883 Prag’da dönemin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu bugün Çek Cumhuriyeti sınırlarında doğmuştur. Babası Hermann Kafka (1852–1931) önemli bir tüccar annesi Julie Kafka (1856–1934) ise soylu bir ailedendi ve iyi bir eğitime sahipti. Kafka’da annesi sayesinde iyi bir eğitim almış hem Çekçe hem Almanca konuşan azınlığın içerisinde yer edinebilmiştir. Yahudi asıllı olan Kafka bu durumdan çok muzdarip olmuş, çokça sıkıntı çekmiştir. Babasıyla arası hep bozuktu. Kitaplarında da bu çatışmayı sürekli olarak dile getirmiştir. Kafka, sosyal bir insan olmasına rağmen sürekli psikolojik sorunlar yaşamış, karamsar bir tavır sergilemiştir. Bu durum eserlerinde sürekli bir bilinemezlik, siyah bir örtü, bulanık yaşantılar biçiminde baş göstermiştir. Gerçekten de Kafka’nın romanlarında ne umut teması ne de mutluluk da işlenen bir tema değildir.



Kafka’nın kitapları kadar, aşk hayatı da ilgiye değer görülmüştür. Nişanlısı Felice Bauer’le ömrünün neredeyse sonuna kadar nişanlanıp, nişanını bozmuş; bu böyle süregitmiştir. En önemli aşk olayını ise Milena Jesenka ile yaşamıştır Sadece mektuplaşarak yaşadığı bu aşk platonik bir hal almış ama sonu, dehşet veren bir hüsranla sonlanmıştır. Son aşk yaşadığı kişi Dora Diamant ise bir çocuk bakıcısıdır.(Başka bir yazıda bu bölüm ayrıntılı işlenecektir)






Fakat Kafka’nın hayatındaki en büyük değişim Max Brod ile tanışması olmuştur.
Max Brod’la avukatlık eğitimi alırken tanımıştır. Kafka’nın edebiyat dünyasına girmesini sağlamıştır. İlk eseri “Yargı” onun aracılığıyla yayınlamıştır. 1917 de karaciğer, sonrasında gırtlak kanserine yakalanan Kafka tüm eserlerini, Max Brod’tan, ölümünden sonra yakmasını istemiştir. Son vasiyeti bu olmuştur. Kafka’nın, bu tutumunu nedeni çok belirli olamamakla birlikte, öncelikler yazılarına olan güvensizlik dahası; özgüven yokluğu ve en önemlisi ise çağının bilincine olan nefretiydi. Çünkü o dönem, Birirnci Dünya savaşı patlak vermiş, Almanya da yükselen milliyetçi ve ırkçı faaliyetler başlamıştı. Kafka bu durumdan da oldukça rahatsız olmuştur. Bu durumu destekler biçimde kız kardeşlerinin (Gabrielle (1889–1941?), Valerie (1890–1942?) ve Ottilie (1892–1943?) ölümünün sonrasında da olsa Nazilerin kurdukları toplama kaplarından sonraki akıbetleri olmuştur. Kafka 3 Haziran 1924’te kalp yetmezliğinden ölmüştür. Fakat Max Brod, Kafka’nın tüm isteğine, tüm ısrarlarına rağmen eserlerinin yakmamıştır. Bu sayede Kafka’nın, kendisinin yok ettiği eserleri dışındaki diğer eserleri korunmuştur.Bugün biz Kafka’nın eserlerini okuyabiliyorsak bunu, Max brod’un ihanetine borçluyuz.


Asım BARAN