30 Nisan 2010 Cuma

Nedir Bu 1 Mayıs?


İşçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik ve dayanışmayı öngören ve haksızlıkla mücadele günüdür.Marxist anlamda proleterya yani işçi sınıfının bayramı olarak kabul edilir. Dünyada şu an tüm ülkelrede resmi tatil kabul edilen bu gün; Türkiye'de ilk defa İşçi Bayramı adı altında 1923'te resmi tatil ilan edilmiştir.İlk defa Austuralya Melbourne'da 1856 yılında inşaat ve taş işçileri çalışma saatlerini 8 saate indirilmesi için Melbourne Üniversitesinde Parlenento evine doğru yürümüşlerdir.Bir defalık planlanmasına rağmen diğre 1 mayıs tarihin'de de tekrarlanmıştır.1886'da ise işçiler, Amerika İşçi Sendikası Federeasyonu Önderliğinde, haftada 6 gün 12 saatlik işlerinin 8 saate indirilmesi için grev yapmışlardır.Chicago'da yaklaşık yarım milyon işçi katılmıştır, ancak en büyük etki ise Luizvil'de olmuştur.Luizvil'de siyah ve beyaz işçiler birlik olup o dönem siyahların parklara kapalı olması na rağmen bu işçi grubu Luizvil Ulusal Park'a girmişlerdir.Bu olay gazetelerde önyarglıarın yıkılması olarak yer bulmuştur.Ancak en önemli gelişmeler 1 mayıstan sonra yaşanmıştır.3 Mayısta sokağa çıkan McCormick adında bir fabrikatörün fabrikasından atılan işçiler, fabrika önünde miting düzenlemişlerdir.Bu mitingin sonuna doğru McCormick fabrikasındaki grev kırıcılarını devreye sokmuştur.Çıkan olaylara müdahele eden polisin açtığı ateş sonrası 4 işçi hayatını kaybetmiş,onlarcası yaranlmıştır.4 mayısta Haymarket Alanı'nda bu olay protesto edilirken nerden geldiği bilinmeye bir bomba polislerin önüne düşmüş 7'si ölmüş 69'u yaralanmıştır.Binlerce işiçi asılsız bir ithalarla tutuklanmış tutuklularadan bir kaçı idama edilmiştir.1889 yılında İkinci Enterasyonel'de alınan kararla da 1 Mayıs'ın "birik, mücadele ve dayanışma günü" olarak kutlanmasına karar verilmiştir.Türkiye'de de çeşitli aşamalardan geçmiş olan 1 Mayıs, 1923 de işçi bayramı olarak kabul edilmiş, 1924 işçi bayramının kitlesel olarak kutlanması yasaklanmıştır.1925 Takrir_i Sûkun yasası ile işçi bayramı yasaklanmış ve 1935 te "Bahar ve çiçek bayramı olarak ücretsiz tatil olarak ilan edilmiştir.1976 yılında geniş kapsamlı Taksim`de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu`nun organizasyonu altında gerçekleşmiştir.1 Mayıs 1977 tarihinde ise en geniş katılımlı bir toplantı düzenlenmiştir.500 bin kişiyi bulan bu toplantıda işçilerin üzerine açılan ateş sonrası 34 işçi hayatını kaybetmiş bir çoğu da yaralanmıştır.Bu "kanlı 1 mayıs" olarak tarihe geçmiştir.1981 yılında Milli Güvenlik Konseyi kararı ile 1 mayıs resmi tatil olamaktan çıkmıtır.2008 yılına kadara resmi tatil olmaktan çıkan 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanılması kabul edilmiş, tabi o tarihe kadar olaylar yer yer devam etmiş bazı vatandaşlar hayatlarını kaybetmiştir.2009 nisanında 1 Mayıs 1981 den sonra yine resmi tatil ilan edilmiş ancak taksim meydanına çıkılması yasaklanmıştır.Son olara 2010 da ise 1 Mayıs'ın taksimde kutlanılmasını serbest bırakılmıştır.


Asım BARAN


28 Nisan 2010 Çarşamba

Birileri

Sabah uykudan uyandığımızda her şey yolundadır. Biraz gürültü, patırtı kulaklarımızı kabarttığımız sohbetler. Birileri gazetemizi kapımıza bırakmış, birileri ekmekleri… Birileri posta kutumuza mektupları bırakmıştır. Birileri üyesi olduğumuz derginin son sayısını bırakmıştır. Birileri sokağı temizlemiş, çöpleri toplamış. Birileri dükkânlar açıp bir şeyler satmaktadır. Birileri otobüs durağında bir yerlere gitmenin telaşındadır. Birileri bize iş vermiş. Birileri bizden hizmet beklemektedir. Biz birilerine hizmet etmekteyiz. Birileri yasalar çıkarmış birileri yasaları ihlal etmiş. Birileri yasaları ihlal edenleri yakalamış, Birileri yargılamış ve birileri hala bize gelen elektrik arızalandığı an arızayı gidermeye çalışmaktadır. Yani hayatımızın her yerinde birileri var.
Peki, kimdir bu birileri? Biz bu birilerinden ne kadar haberdarız. Birilerine göre biz de birileri değil miyiz?
Kısaca yabancılığımızın ve yalnızlığımızın belirtileri yani ‘’birileri’’.
Hep birileri vardır hayatımda, benim hayatıma muhtaç olmayan. Ben yardım etmeyince ölmek üzeri olan bir yaralıya onu birilerine emanet ederim aslında. Ben çıkınca bulunduğum şehirden birileri kalır bulunduğum yerlerde yaşamaya devam eden. Ben herhangi bir konu için düşünürken belki birileri çoktan düşünmüştür benim gibi ve ben yazmak istiyorsam bildiğim şeyleri birileri okur diye yazıyorumdur. Bir gün ben ölsem de birileri yaşamaya devam edecektir. Birileri hep hayatımdaydı ama onların hayatıma ihtiyacı bile yoktu. Yaşıyorlar tıpkı benim gibi nefes alıyorlar konuşuyorlar duyuyorum, önümden geçiyorlar görüyorum ama tanımıyorum onları. Ve sorsalar bana gelen seslerin nedenini birilerinin sesleri derim.
Bazen televizyonda izliyorum bazen gazeteler okuyorum birileri bana birilerini anlatıyor. Bazen aynı binada olduğumu görüyorum bazen aynı semtte ama hiç tanımadığımı biliyorum.
Birileri var dünyada her biri ayrı bir rolde; kimi doktor, kimi polis ,kimi hırsız, kimi işçi ama benim için birileri…
Herkese yabancı yaşamak birilerinin çokluğunda boğulmaktır. Ne kadar yalnızsam birileri o kadar fazladır. Yalnızlığımızın sebebi değildir birileri, yalnızlığımın sonucu da… Ama söyleyebileceğim tek şey ne kadar birileri varsa hayatımda o kadar yalnız bir hayat sürüyor olmamdır.
Sözgelimi başka bir ülkede başka bir şehirde başka bir mahallede yaşayan kişilerin birileri olması normaldir. Ancak normal olmayan şey kapı komşumuzun, günlük hizmet veren kişilerin, günlük alışverişimizi yaptığımız kişilerin birileri konumunda oluşudur.
Birileri başkalarıdır, başkaları da birileri… Herkes başkası olabilir bizim için ama herkes birileri değildir. Biz yabancı olduğumuz, tanımadığımız kişilere birileri deriz. Yabancı olduğumuz insanlardır birileri… Yabancı olduğumuz kadar da yalnızız.
Gelişmişlik yalnızlığa götürdü bizi. Modern insan yalnız, modern insan yabancı ve modern insan korkak, tedirgin.
Mustafa ÖZODAŞIK’ ın ‘’ Modern İnsanın Yalnızlığı ’’*kitabında yalnızlık iki anlamda ele alınmıştır.
Along (Robinsoncu)Yalnızlık: Fiziksel olarak bir başına olma halidir.
Lonely (Psikolojik Yalnızlık):Kalabalık içerisinde olma durumunda dahi psikolojik bir başınalık durumudur.
Ayrıca yalnızlık yaşantısı altı başlık altında toplanmıştır.
1) Bir Başına Oluş(fiziksel yalnızlık):Bu bir başına olma halidir. Bu yalnızlığı çekenler;
a) Fiziksel uyaranlardan mahrum bırakılanlar. ÖRNEK: Savaş esirleri.
b) Yalnız çalışmak zorunda olanlar. ÖRNEK: Gece bekçileri, çobanlar, kamyon şoförleri vb…
c) Sevdiği birini kaybeden kimseler.
2) Yabancılaşma: Kişileşme çabası içinde olup bu süreci hızlı yaşamaya çalışıp, içinde bulunduğu kültüre, değerlere zıt düşen kişilerin yalnızlığıdır. ÖRNEK: Enteller
3) Kınanma: Toplumdan oldukça farklı özellikler göstererek istenmeyen davranış gösterenlerin yaşadığı yalnızlıktır. ÖRNEK: Alkolikler, hırsızlar, homoseksüeller vb…
4) Asimilasyon: Hâkim kültürlerin içerisinde eriyen alt kültür insanlarının ortada(üst ve alt kültürün)kalarak yaşadıkları yalnızlıktır. ÖRNEK: Fransa’da yaşayan Cezayir asıllı insanlar.
5) Kendi İsteği ile Oluşan Yalnızlık: Sanatçıların, bilim adamlarının yaşadığı yalnızlıktır. Bu yalnızlıktaki kişiler kendilerini yalnız hissetmezler, yapıtları ile bütünleşip kendilerini toplum içerisinde hissederler.
6) Gerçek Yalnızlık: Şimdiye kadarki yalnızlıklar along anlamda yalnızlıklardı. Bu yalnızlık ise lonely anlamda yani psikolojik yalnızlıktır. Modern insanın yalnızlığının en büyük göstergesidir. Bu kişiler çevreleri geniş olsa da hep yalnızlık hissiyle yaşarlar. Düşüncelerinin anlaşılmayacağı, kimsenin kendilerine yardım edemeyecekleri kanısındadırlar.
Yalnızlık olumsuz bir etki uyandırır insan yalnızlığı ile kolay kolay yüzleşemez, ona bunu unutturan şeyler vardır. ÖRNEK: Alkol, TV, bilgisayar, Chat programları, uyuşturucu maddeler vb…
Ayrıca günümüz dizileri, oyunları teknoloji yalnızlığımızı pekiştirip bize normalmiş gibi hissettirmektedir.
Örneğin: Mahallenin Muhtarları adlı bilinen dizi bize bir mahallenin sosyal dayanışmasını anlatmaktaydı. Herkesin bir birini tanıdığı birilerinin hâkim olmadığı bir mahalle anlatılmaktaydı. Herkes bir birine adıyla hitap etmekteydi. Çaycı Temel, eczacı Babür, Hemşire Handan gibi…
Oysa günümüz dizilerinde Sit-com kültürü yerleşmiş olup küçük bir ailenin yaşantısı ekrana taşımaktadır.Hatta ağa dizilerinde bile durum böyledir.
Çizgi filmlerimiz bile yalnızlığımızdan payını almıştır. Şirinler, Susam Sokağı gibi sosyal çizgiler yerini Dijimon,Pokemon gibi değerden yoksun üç,beş arkadaşın maceralarını anlatıyor.
Oyunlarımız eskiden belli bir kalabalığı gerektirirken saklambaç, körebe, bilye oyunu gibi oyunlar iken, günümüz oyun anlayışları PS,Nintendo ,X_Box, PC oyunları gibi birysel olarak da haz veren oyunlar ile değişmiştir.
Ayrıca internet alemindeki Chat programları bize sosyal çevre karşısında alternatif oluşturmaktadır.
Yalnızlığımızı bastırmak birilerinin hayatımızdaki yerini azaltmak istiyorsak; sevmeliyiz. Sevgi bağlarıyla bağlanmalıyız insanlara, biraz daha anlayışlı gösterip sempati geliştirmeliyiz. Ancak böyle aşılır yalnızlığımız.
Sonuç olarak biz de en yakınlarımıza birileri olmadan önce hayatımızdaki birilerini azaltmalıyız.



Asım BARAN




Yalnızlık Şiiri
Bilmezler yalnız yaşamayanlar
Nasıl korku verir sessizlik insana
İnsan nasıl konuşur kendisiyle
Nasıl koşar aynalara
Bir cana hasret
Bilmezler!
O.Veli KANIK




*Mustafa ÖZODAŞIK,Modern İnsanın Yalnızlığı,Çizgi yayınevi,2001